Monday, December 31, 2018

CIJE Neuromyths

Neuromyths as a Challenge and Opportunity for the Learning and Teaching of Neuroscience

Asil Ali Özdoğru and Nursena Balatekin

Neuromyths are misconceptions generated by misunderstanding or misquoting of facts established by neuroscience about various topics such as critical periods, bilingualism, and hemispherization. The availability and dissemination of questionable content through various traditional and new media outlets fuel the spread of neuromythical ideas. Many teachers and students around the world believe in these neuromyths, which present a great challenge and at the same time an opportunity for the meaningful learning and use of neuroscientific knowledge. Based on the research published in the last 15 years, this study provides a review of the common neuromyths, their predictors and consequences, and proposes ways to deal with them for research and education communities. Common neuromyths include the use of 10% of the brain, right- and left-brain learners, learning styles, dyslexia, classical music, and attention. Lack of knowledge, high level of interest, and ineffective learning and teaching strategies were found to contribute to the proliferation of neuromyths. Learners and teachers who are well equipped with foundational knowledge in basic sciences, information literacy skills, and effective teaching techniques can be better in identifying and eliminating neuromyths. In order to battle and suppress neuromyths, neuroscientists and educators should improve their collaboration, and learners and teachers should adopt more effective learning and teaching strategies.

Keywords: Neuroscience, misconceptions, neuromyths, learning, teaching

Citation: Özdoğru, A. A., & Balatekin, N. (2018). Neuromyths as a challenge and opportunity for the learning and teaching of neuroscience. Cumhuriyet International Journal of Education, 7, 483-494. https://doi.org/10.30703/cije.457302


Nörobilimin Öğrenimi ve Öğretimi İçin Bir Zorluk ve Fırsat Olarak Nöromitler

Asil Ali Özdoğru ve Nursena Balatekin

Nöromitler; kritik dönemler, çift dillilik ve yanallaşma gibi çeşitli konularda nörobilim tarafından ortaya konan olguların yanlış anlaşılması veya yanlış yorumlanmasıyla ortaya çıkan kavram yanılgılarıdır. Çeşitli geleneksel ve yeni medya organları aracılığıyla şaibeli içeriğin erişilebilirliği ve yayılması, nöromit içeren fikirlerin çoğalmasını körüklemektedir. Dünyanın farklı bölgelerinden pek çok öğretmen ve öğrencinin bu nöromitlere inanması nörobilimsel bilginin anlamlı bir şekilde öğrenilmesi ve kullanımı açısından büyük bir tehdit ve aynı zamanda bir fırsat sunmaktadır. Bu çalışmada nöromitler hakkında son 15 yılda yayınlanan araştırmalar üzerinden yaygın nöromitler, bunların yordayıcıları ve sonuçları özetlenmekte araştırma ve eğitim camiası için nöromitlerle başa çıkmanın yolları sunulmaktadır. Yaygın nöromitler, beynin %10'unun kullanımı, sağ ve sol beyinle öğrenme, öğrenme stilleri, disleksi, klasik müzik ve dikkat gibi konuları içermektedir. Bilgi eksikliği, yüksek düzeyde ilgi ile etkisiz öğrenme ve öğretme stratejileri nöromitlerin çoğalmasına neden olmaktadır. Temel bilimler ile ilgili esaslı bilgi birikimi olan, bilgi okuryazarlığı becerisi ve etkili öğretim tekniklerine sahip öğrenci ve öğretmenler nöromitlerin saptanması ve ortadan kaldırılmasında daha yeterli olabilirler. Nöromitlerle savaşmak ve onları bastırmak için nörobilimciler ve eğitimciler işbirliklerini geliştirmeli ve öğrenciler ile öğretmenler daha etkili öğrenme ve öğretme stratejileri benimsemelidir.

Anahtar Kelimeler: Nörobilim, kavram yanılgıları, nöromitler, öğrenme, öğretme

Atıf: Özdoğru, A. A. ve Balatekin, N. (2018). Nörobilimin öğrenimi ve öğretimi için bir zorluk ve fırsat olarak nöromitler [Öz]. Cumhuriyet Uluslararası Eğitim Dergisi, 7, 483-494. https://doi.org/10.30703/cije.457302

MCBÜSBD ÇBMDÖ

Çok Boyutlu Mizah Duygusu Ölçeği Türkçe Formunun Güncellenmesi ve Yeniden Değerlendirilmesi

Asil Ali Özdoğru

Mizah, çağlar boyunca felsefe, edebiyat, eğitim ve psikoloji gibi birçok farklı alanda incelenip tartışılmış bir kavramdır. Psikolojik açıdan mizah, psikanalitik kuramdan pozitif psikolojiye kadar birçok bakış açısı ve alt alanda incelenmiştir. Bir kişilik özelliği olarak görülen mizah duygusu, bireylerin mizah algılarını, üretimlerini ve kullanımlarını kapsayan bir kavramdır. Mizah duygusu ile ilgili alanyazında farklı kavramsallaştırma ve ölçüm araçları mevcuttur. Çok Boyutlu Mizah Duygusu Ölçeği (ÇBMDÖ), Thorson ve Powell tarafından 1993 yılında geliştirilen beşli Likert tipinde 24 maddelik bir özbildirim ölçeğidir. Aslan ve arkadaşları tarafından 1999 yılında Türkçe’ye uyarlanan ve toplam puanı kullanılması önerilen ölçeğin mizah üretme, mizah kullanarak başa çıkma, mizah üreten kişilere karşı tutum ve mizahı değerlendirme adlarında dört alt boyutu vardır. Ölçeğin uyarlandığı zamandan bu yana araştırmalarda kullanımına pek rastlanılmazken iki maddesinde ve derecelendirme etiketlerinde farklılık tespit edilmiştir. Bu çalışmada, ÇBMDÖ maddeleri ve faktör yapısı daha büyük bir örneklem kullanılarak güncellenmiştir. Ölçeğin maddelerinin yenilenerek 566 üniversite öğrencisine uygulanmasıyla elde edilen veri güvenirlik ve geçerlik açısından incelenmiştir. Bulgular güncellenen ölçeğin orjinal ve uyarlama ölçeğindeki gibi dört faktörlü bir yapıya sahip olduğunu ve ölçeğin psikometrik özelliklerinin güçlendiğini göstermektedir. Bu çalışma ÇBMDÖ’yü yetişkinlerin mizah duygusunu çok boyutlu bir şekilde ölçmede kullanılabilecek güvenilir ve geçerli bir ölçüm aracı olarak araştırmacı ve uygulamacıların dikkatine sunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mizah duygusu, ölçek, güvenirlik, geçerlik

Atıf: Özdoğru, A. A. (2018). Çok Boyutlu Mizah Duygusu Ölçeği Türkçe formunun güncellenmesi ve yeniden değerlendirilmesi. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16(4), 393-412. doi:10.18026/cbayarsos.506003


The Updating and Reevaluation of the Turkish Form of Multidimensional Sense of Humor Scale

Asil Ali Özdoğru

Humor is a concept that has been studied and discussed throughout the ages in many different fields including philosophy, literature, education, and psychology. In psychology, humor has been examined in various perspectives and areas from psychoanalytic theory to positive psychology. Sense of humor, which is seen as a personality trait, is a concept that includes individuals' perceptions, production, and use of humor. Different conceptualizations and measurement tools for sense of humor are available in the literature. The Multidimensional Sense of Humor Scale (MSHS) is a self-report scale with 24 five-point Likert items developed by Thorson and Powell in 1993. The scale, which is adapted into Turkish by Aslan and his colleagues in 1999, has a total sense of humor score that is recommended for use as well as four subscales as humor creativity or generation, coping humor, appreciation of humorous people, and appreciation of humor. There has been little use of the scale in research since it has been adapted to Turkish and a discrepancy in two items and rating anchors was observed between the original and adapted versions. In this study, MSHS items and factor structure were updated by using a larger sample. The scale with updated items was administered to 566 university students and the data was analyzed for reliability and validity. Findings show that the updated scale has a four-factor structure as in the original and adaptation scale, and the psychometric properties of the scale are strengthened. This study presents the MSHS to the attention of researchers and practitioners as a reliable and valid measurement tool that can be used to measure adults’ sense of humor in a multidimensional perspective.

Keywords: Sense of humor, scale, reliability, validity

Citation: Özdoğru, A. A. (2018). The updating and reevaluation of the Turkish form of Multidimensional Sense of Humor Scale [Abstract]. Manisa Celal Bayar University Journal of Social Sciences, 16(4), 393-412. doi:10.18026/cbayarsos.506003

Wednesday, December 26, 2018

TPD Şiddet

Ruh Sağlığı Çalışanlarının Yaşam Boyu Şiddet Deneyimleri

Asil Ali Özdoğru ve Ömer Akgül

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olguları medyada ve araştırmalarda daha sık gündeme gelirken ruh sağlığı alanında hizmet sunan profesyoneller hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Bu çalışmada ruh sağlığı alanlarında çalışan bireylerin yaşam boyu şiddete maruz kalma deneyimleri incelenmiştir. Anlık tekil tarama modelini kullanan bu araştırmada çevrimiçi anket uygulamasıyla 781 çalışanın bilgisine ulaşılmıştır. Ortalama yaşı 31 ve %84’ü kadın olan katılımcıların çoğunluğunun psikoloji/klinik psikoloji (%50) ile psikolojik danışmanlık (%44) alanlarından geldiği görülmüştür. Katılımcılara, araştırmacılar tarafından geliştirilen ankette yaşamlarının herhangi bir döneminde yedi farklı şiddet türünden her birine maruz kalıp kalmadıkları, maruz kaldılarsa bu şiddetin kaynağı, şiddete gösterilen tepkiler, psikolojik destek alıp almadıkları ve şiddetin sonuçları sorulmuştur. Katılımcıların sırasıyla en çok sözel şiddet, duygusal şiddet, fiziksel şiddet, ihmal, sosyal toplumsal şiddet, cinsel şiddet ve ekonomik şiddet yaşadıkları gözlenmiştir. “Arkadaş”ın en sık belirtilen şiddet kaynağı olduğu gözlenirken çoğu katılımcı yaşadığı şiddete tepki gösterdiğini fakat psikolojik destek almadığını belirtmiştir. Şiddet deneyiminin sonucunda kendini değersiz hissetmek de en sık belirtilen etki olmuştur. Çalışmanın bulguları alanyazındaki önceki çalışmalarla örtüşürken bazı konularda daha fazla araştırma yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu bulgular ışığında, çoğunlukla şiddet mağdurlarına hizmet sunan ruh sağlığı çalışanlarının maruz kaldıkları kişisel şiddet deneyimlerini göz önüne alan program, uygulama ve müdahaleler geliştirilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Ruh sağlığı, mesleki uygulama, şiddete maruz kalma, fiziksel şiddet

Atıf: Özdoğru, A. A. ve Akgül, Ö. (2018). Ruh sağlığı çalışanlarının yaşam boyu şiddet deneyimleri. Türk Psikoloji Dergisi, 33(82), 20-29. doi:10.31828/tpd.13004433.2018.82.02.02


Lifetime Experiences of Violence Among Mental Health Professionals

Asil Ali Özdoğru and Ömer Akgül

Cases of violence towards health professionals have been increasingly appearing in media and research; on the other hand, there is not enough information about professionals who provide mental health services in related fields. In this study, lifetime experiences of exposure to violence among mental health professionals in Turkey have been examined. This study had a general descriptive model and data was collected from 781 professionals via an online survey application. Participants of the current study had a mean age of 31. They were mostly female (84%) and from the fields of psychology/clinical psychology (50%) and psychological counseling (44%). In a questionnaire developed by researchers, participants were asked about their lifetime experiences of any of the seven different types of violence, its source, impact, and outcomes as well as reception of psychological support. Participants most frequently reported exposure to verbal violence, emotional violence, physical violence, neglect, social-societal violence, sexual violence, and economic violence, respectively. “Friend” was the most commonly cited source of violence where most participants reported showing a reaction but not receiving psychological support. The most commonly reported effect of violence was reduced feeling of self-worth. In the light of these findings; programs, applications, and interventions that take personal histories of violence into account should be developed for those individuals from mental health fields who mostly serve victims of violence.

Keywords: Mental health, professional practice, exposure to violence, physical violence

Citation: Özdoğru, A. A., & Akgül, Ö. (2018). Lifetime experiences of violence among mental health professionals [Extended Summary]. Turkish Journal of Psychology, 33(82), 20-29. doi:10.31828/tpd.13004433.2018.82.02.02